Güncel
Karayılan: "Hakkari’yi 3 Yıldır Biz Yönetiyoruz"
PKK’nın Kandil’deki liderlerinden Murat Karayılan örgütün yayın organı Fırat Haber Ajansı’nda “Apo’nun çıkıp da, ‘direniş sürecini durdurun’ demesinin koşulları yoktur ve zorlayıcı olacağı açıktır” dedi.
Karayılan röportajda yaÅŸanan çatışmalar için “Bu savaşı ErdoÄŸan baÅŸlattı. DoÄŸru; devlet içindeki bir takım inkarcı-imhacı eÄŸilim taşıyan kesimler de ittifak halinde bu sürece dahil oldu ama ErdoÄŸan esas olarak 400 milletvekili için bu savaşı yürütüyor. Normal koÅŸullarda bu sonuca ulaÅŸamayacağını görünce savaÅŸla tüm dengeleri alt-üst ederek 1 Kasım seçimlerini kazanmak istiyor” derken 19 Haziran 2012’den beri Hakkari’nin PKK’nın denetiminde olduÄŸunu ve bunun kamuoyundan gizlendiÄŸini iddia etti: “19 Haziran 2012’den bu yana Hakkari coÄŸrafyasının yüzde 80’i gerillanın denetimindedir. Ancak burada sorun AKP hükümetinin ve devlet yetkililerinin ısrarlı bir biçimde gerçekleri kamuoyundan gizlemeleridir. ÖrneÄŸin DaÄŸlıca denilen yerde son yaÅŸanan çatışma bir pusu veya basının çokça bahsettiÄŸi gibi ‘hain’ bir tuzak olayı deÄŸildir. Orada 5 gün boyunca geniÅŸ bir alanda yoÄŸun çatışmalar yaÅŸanmıştır. Ancak gerçekler kamuoyundan gizlendiÄŸi için sanki sadece bir patlama yaÅŸanmış gibi yansıtılıyor.”
YDG-H YÖRÜNGEMÄ°ZDE
Karayılan ÅŸehirlerde hendek kazan, silahlı faaliyetlerde bulunan YDG-H’la ilgili olarak”mücadelemizin yörüngesinde oluÅŸan bir gençlik hareketidir. Ama her üyesi için ‘bir PKK’lidir’ ya da YDG-H için ‘PKK’yle aynıdır’ demek yanlış olur” derken ÅŸu ifadeleri kullandı: “benim bildiÄŸim örgüt yönetimimiz 2 kez YDG-H’nin silahtan uzak durması ve silahlanmaması için karar aldı. Her karar alındığında da o genç arkadaÅŸlar uymaya çalıştılar. Fakat sürekli bir biçimde geliÅŸen polis baskıları karşısında ciddi bir zorlanmayı da yaşıyorlardı. Sonuç olarak içinde bir ayrışma yaÅŸandı. GeniÅŸ kitlesel gençlik kesimi yeni bir yapılanmaya giderken, YDG-H olarak kalanlar da illegal bir biçimde mücadelesini sürdürmeye baÅŸladı. Bu yapı, özellikle Kobanê direniÅŸi sürecinde geliÅŸen 6-7-8 Ekim olaylarında önemli bir rol oynadı. Hatta saldırılar karşısında Amed merkezinde bir silah maÄŸazasının camlarını kırıp içindeki av tüfeklerini alarak yeniden silahlanmaya baÅŸladığını, yine ÅŸuradan buradan bulduÄŸu silahlarla mahalleleri tutmaya baÅŸladığını biliyoruz. Bu olaylardan sonra üç ay boyunca Cizre’de, Nusaybin’de, BaÄŸlar’da, Suriçi’nde, Silopi’de bu gençlik mahalleleri tuttu, hendekler kazdı ve buralara polisin girmesini engelledi. Polis saldırıları karşısında kendisini savunma yöntemi olarak bunu buldu. Hatırlarsanız, o zaman Ä°mralı Heyeti araya girdi, onlarla görüÅŸtü; biz de çok uÄŸraÅŸtık ve zor bela o hendekleri kapatmaya ikna ettik. Bundan sonra durum normalleÅŸti.”
ELÄ° SÄ°LAHLI GENÇLER
Karayılan “Halkın ortasında ÅŸehirlerde eli silahlı gençlerin dolaÅŸmasını onaylıyor musunuz” sorusunaysa “normal yasaların iÅŸlediÄŸi, güvenlik sorunlarının olmadığı bir ülkede gençlerin eli silahlı bir biçimde halkın arasında dolaÅŸması onaylanacak bir ÅŸey deÄŸildir. Ama ülkemizde de görüldüÄŸü gibi, eÄŸer bir ülkede kanun, hukuk diye bir ÅŸey ciddiye alınmıyorsa, ÅŸiddet yöntemiyle insanlar hizaya çekilmek isteniyorsa, burada o toplumun kendini bu zulüm karşısında savunma ihtiyacı doÄŸar. EÄŸer bir grup genç bu savunma ihtiyacından yola çıkarak öne atılıyor ve fedakarlık yapıyorsa, buna halk da sempati ile yaklaşıyorsa, bu, normal karşılanması gereken bir ÅŸeydir” diyerek yanıt verdi. Karayılan konuÅŸmasının devamında “demokratik özerkliÄŸin toplum tarafından benimsenen, kabullenen ve savunulan bir sistem olma gerçekliÄŸi göz önünde bulundurulduÄŸunda, ÅŸehirlerde ÅŸiddetin bu kadar öne çıkarılması bizce de gerekmeyebilirdi. Ama polisin sürekli panzerle ve zırhlı araçlarla tarayarak, hatta sonradan toplarla ve tanklarla müdahale ederek yönelmesi karşısında doÄŸal olarak oradaki direniÅŸçi güçler de buldukları tüm silahlarla kendilerini savunmaya geçmiÅŸlerdir. Devletin yönelimleri durursa aslında direniÅŸçilerin kendi konumlarını toplumsal bir harekete göre düzeltmeleri gerekir. Yani devlet ÅŸiddetle yönelmezse, direniÅŸçilerin silahlı deÄŸil toplumsal eylemselliÄŸi öne çıkarmaları gerekiyor. Asıl olan budur” ifadelerini kullandı.
EVE DÖNÜN DÄ°YEMEYÄ°Z
Karayılan “bu gençleri KCK olarak kontrol edebildiÄŸinizi, ‘evlerinize dönün’ dediÄŸinizde döneceklerini düÅŸünüyor musunuz” sorusunaysa “bana göre artık o eÅŸik aşılmıştır. Yani bu saatten sonra hiç bir ÅŸey olmamış gibi gençlere, ‘evinize dönün’ demenin zamanı geçti. Çünkü bir pratik süreç yaÅŸandı. Ortada bir savaÅŸ durumu var, yine ilan edilen öz yönetimler var. NormalleÅŸme ancak bir uzlaÅŸma temelinde mümkün olabilir. EÄŸer bir uzlaÅŸma projesi olursa, o zaman KCK bu projeye dayalı olarak gençlere çaÄŸrı yapabilir, ‘ÅŸöyle ÅŸöyle hareket etmeniz lazım’ diyebilir. Ama herhangi bir proje olmadan, bir uzlaÅŸma durumu olmadan, polisin kendilerine yönelmeyeceÄŸi garantisi verilmeden hiç kimse gençlere, ‘evinize dönün’ deme hakkına sahip deÄŸildir” yanıtını verdi.
APO’NUN KOÅžULLARI YOK
Karayılan, Öcalan’ın “çatışmayı durdurun desem de durmazlar; o nedenle konuÅŸmamın anlamı yok; önderliÄŸimi sorgulatmam” ifadelerini kullandığı iddiasınıysa “eÄŸer ÖnderliÄŸimiz sizin belirttiÄŸiniz gibi konuÅŸmuÅŸ ve cevap vermiÅŸse, doÄŸru olanı yapmıştır. Çünkü mevcut koÅŸullarda Önder Apo’nun çıkıp da, ‘direniÅŸ sürecini durdurun’ demesinin koÅŸulları yoktur ve zorlayıcı olacağı açıktır” dedi ve ekledi: “Önder Apo, ancak bir proje üzerinde mutabakat olursa çaÄŸrı yapabilir. Yoksa o bir önderlik; iki de bir kalkıp kendi konumunu tartışmaya açacak pozisyona tabii ki girmez.”
SAVAÅžI ERDOÄžAN BAÅžLATTI
Karayılan, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı çatışmaları baÅŸlatmakla suçladı: “Savaşı durdurmak isteyen bütün kesimler ÅŸunu görmeli: Bu savaşı ErdoÄŸan baÅŸlattı. DoÄŸru; devlet içindeki bir takım inkarcı-imhacı eÄŸilim taşıyan kesimler de ittifak halinde bu sürece dahil oldu ama ErdoÄŸan esas olarak 400 milletvekili için bu savaşı yürütüyor. Normal koÅŸullarda bu sonuca ulaÅŸamayacağını görünce savaÅŸla tüm dengeleri alt-üst ederek 1 Kasım seçimlerini kazanmak istiyor. Bu yüzden savaşı sürdürmek isteyen bir taraf var. Ä°ktidar olan bu tarafın tutumunun deÄŸiÅŸmesinde ısrar etmek gerekiyor. Yani ‘sen savaÅŸla sonuç alamazsın’ tutumunu görürlerse, bundan vazgeçmeleri mümkün olabilir. Dolayısıyla Türkiye toplumun ve barış ile demokrasiden yana olan deÄŸiÅŸik çevreler seslerini daha fazla yükselterek ve de AKP’nin bu saldırganlığına daha fazla tepki göstererek onu bundan vazgeçirebilirler.”
BAÅžIMIZIN ÇARESÄ°NE BAKARIZ
Karayılan önümüzdeki döneme iliÅŸkin tehdit de etti: “son tahlilde biz Türkiye halkıyla birlikte yaÅŸama tercihi olarak çözümde ısrarlıyız. Bunun yolu da Türkiye’nin demokratikleÅŸtirilmesinden, Demokratik ÖzerkliÄŸin Kürdistan’da ve Türkiye’de geliÅŸtirilmesinden geçmektedir. Bu tercihimiz önemli bir tercihtir. Türkiye yetkilileri özünde bu tercihimizi takdir etmeliydiler. Çünkü bizim baÅŸka seçeneklerimiz de vardır ama dikkat edin ÅŸimdi onları hiç tartışmıyoruz. Çünkü öncelikli gündemimiz deÄŸildir. Fakat bütün barışçıl ve çözümcül yaklaşımlarımıza raÄŸmen tek düze bir biçimde, ‘ya köle olacaksınız ve bunun için teslim olacaksınız; ya da sizi öldüreceÄŸim’ derlerse o zaman biz de başımızın çaresine bakmaya yönelmek durumunda kalırız.
Henüz yorum yapılmamış.